KİRALANANIN TAHLİYESİ VE KİRA TESPİTİ

Bu yazımızda kira ilişkisine ilişkin olarak Tahliye sebepleri, Kira Tespit Davası, Kira Uyarlama Davası; Türk Borçlar Kanunu ve özel kanunlar üzerinden incelenecektir.

KİRA TESPİT DAVASI

Kira tespit davası bir tespit davası değildir. Kira ilişkisinin varlığının yahut yokluğunun tespiti yapılmamakta aksine  ancak  kira ilişkisinin varlığında kira bedeline ilişkin tespit yapılabilmektedir. Her ne kadar sözleşme serbestliği ilkesine dayanılsa da kira sözleşmelerinde  bunun istisnasına yer vermekte ve zayıf olan kiracının korunmasına gayret göstermektedir.

Sözleşmenin tarafları artış oranı belirlememişler ise, hakim hakkaniyet esasına göre, fakat üretici fiyat endeksi oranından yüksek olmamak koşulu ile kira bedelini belirler. Tarafların kira bedeli konusunda anlaşma yapıp yapmadığına bakılmaksızın, kira parasının belirleneceği zaman dilimi olarak ise yasada beş yıllık süre öngörülmüştür. Taraflar kira bedeli artış oranı belirlememiş bile olsalar beş yılın sonunda, taraflar kira bedelinin tespitini talep edebileceklerdir. Bu halde, kira bedeli hakim tarafından üretici fiyat endeksindeki artış oranı, kiralananın durumu ve emsal kira bedelleri göz önünde tutularak hakkaniyete uygun biçimde belirlenecektir.

TÜRK BORÇLAR KANUNU MADDE 345:

‘‘ Sözleşmede yeni kira döneminde kira bedelinin artırılacağına ilişkin bir hüküm varsa, yeni kira döneminin sonuna kadar açılacak davada mahkemece belirlenecek kira bedeli de, bu yeni dönemin başlangıcından itibaren geçerli olur. Kira sözleşmesinin tarafları, yeni kira döneminde kira bedelinin artacağına karar vermiş olmakla birlikte, artış oranını belirlememiş olabilirler. Bu durumda kiracı beklenmedik bir artışla karşı karşıya olmadığından, tespit davası yeni kira dönemine 30 gün kala açılmamış veya karşı tarafa bildirimde bulunulmamış olsa dahi; yeni kira döneminin sonuna kadar açılan davada mahkemenin belirlediği kira bedeli, yeni dönemin başlangıcından itibaren geçerli olacaktır.

Kiracıya, kira bedeli ve yan giderler dışında başka bir ödeme yükümlülüğü getirilemez. Özellikle, kira bedelinin zamanında ödenmemesi hâlinde ceza koşulu ödeneceğine veya sonraki kira bedellerinin muaccel olacağına ilişkin anlaşmalar geçersizdir.  ’’

Kira bedelinin tespiti için açılacak dava; sözleşmenin varlığı halinde her zaman açılabilmekte olup kira tespit davasında, kararın etkisi bakımından davanın açılacağı zaman önem taşımaktadır. Kira tespit davası, yeni kira dönemin başlangıcından en geç otuz gün önceki bir tarihte açılırsa ya da kiraya veren tarafından bu süre içinde kira bedelinin artırılacağına ilişkin olarak kiracıya yazılı bildirimde bulunularak izleyen yeni kira dönemi sonuna kadar açılırsa; mahkemece belirlenecek kira bedeli, bu yeni kira döneminin başlangıcından itibaren uygulanacaktır. Bu sürelere uygun şekilde açılmadığı takdirde, kira bedelin belirlenmesine ilişkin karar bir sonraki kira döneminde uygulanabilecektir.

346.maddede kiracı aleyhine düzenleme yasağı yer almaktadır.

KONUT KİRALARINDA ARTIŞ ORANI SINIRLAMASINA İLİŞKİN GEÇİCİ DÜZENLEME

Son düzenlemeye göre yapılacak kira bedeli artışına ilişkin sınır:

8 Haziran 2022 tarihinde TBMM Genel Kurulu tarafından kabul edilen 7409 sayılı Kanun ile Türk Borçlar Kanunu’na geçici madde eklenmiş olup 2022 kira artış oranı düzenlenmektedir.  

Söz konusu hüküm ile kira artışı bakımından %25 olarak belirlenen sabit oran öngörülmektedir. Böylece kiralayan lehine, bir önceki yıla ait kira bedelinin %25’ini geçmemek koşuluyla kira artışı yapılması mümkün kılınmaktadır. Taraflar arasında sabit oranı geçecek surette yapılan sözleşmeler, fazla miktar yönünden hükümsüz olmaktadır. Kira artış oranı 2023 yılında temmuz ayına kadar bu surette belirlenmektedir. Söz konusu düzenleme yalnızca konut kiraları bakımından geçerlidir çatılı işyeri bakımından uygulama alanı bulmamaktadır.

KİRA UYARLAMA DAVASI

Kira uyarlama davası kira tespit davasından farklı olarak sadece konut ve çatılı işyerleri kiralarında uygulanmamakta tüm taşınır taşınmaz kiralarında uygulama alanı bulmaktadır.

Kiracı da kiralayan da belirtilen şartlar oluştuğunda uyarlama davası açabilmektedir. Öngörülemeyen ve öngörülmesi mümkün olmayan olağanüstü hallerin varlığı halinde açılabilen uyarlama davasında tespit davasından farklı olarak belirli bir sınıra tabi olmadan uyarlama yapılabilecektir. Söz konusu olağanüstü durumlar borçludan kaynaklanmamalıdır. Olağanüstü hâl; mevcut olguları kendisinden ifanın istenmesini dürüstlük kuralına aykırı düşecek derecede borçlu aleyhine değiştirmiş olmalıdır. Bu olgulara örnek olarak pandemi süreci örnek gösterilebilir.

TÜRK BORÇLAR KANUNU’NUN AŞIRI İFA GÜÇLÜĞÜ BAŞLIĞI ALTINDA YER ALAN 138. MADDEYE GÖRE:

‘’Sözleşmenin yapıldığı sırada taraflarca öngörülmeyen ve öngörülmesi de beklenmeyen olağanüstü bir durum, borçludan kaynaklanmayan bir sebeple ortaya çıkar ve sözleşmenin yapıldığı sırada mevcut olguları, kendisinden ifanın istenmesini dürüstlük kurallarına aykırı düşecek derecede borçlu aleyhine değiştirir ve borçlu da borcunu henüz ifa etmemiş veya ifanın aşırı ölçüde güçleşmesinden doğan haklarını saklı tutarak ifa etmiş olursa borçlu, hâkimden sözleşmenin yeni koşullara uyarlanmasını isteme, bu mümkün olmadığı takdirde sözleşmeden dönme hakkına sahiptir. Sürekli edimli sözleşmelerde borçlu, kural olarak dönme hakkının yerine fesih hakkını kullanır.’’

KİRALANANIN TAHLİYE SEBEPLERİ:

  • Usulüne uygun ve geçerli bir tahliye taahhütnamesine dayanarak başlatılan icra takibi ve kiralananın tahliyesi
  • İhtiyaç sebebiyle tahliye (kendisi, eşi, çocukları için)
  • Taşınmazın yeniden imar ve inşa zorunluluğu sebebiyle esaslı tamir ve tadilat sebebiyle tahliye davası
  • Taşınmazı medeni kanun hükümleri sonucu elde eden kişilerin kendisi, eşi ve çocukları için mesken veya işyeri olarak kullanma amaçlı tahliye davası
  • Kira bedelinin ödenmemesinden dolayı bir kira dönemi içinde iki haklı ihtar gönderilen kiracının dönem sonunda tahliye davası
  • Kiracının aynı şehir veya belediye sınırları içinde meskeninin bulunması nedeniyle tahliye davası
  • Fuzuli işgal sebebiyle tahliye davası
  • Akde aykırılık sebebiyle tahliye davası / Özenle Bakım ve Komşulara Saygı Yükümlülüğü
  • Kiracının temerrüdünden kaynaklanan icra takibi ve verilen süre sonunda borç ödenmezse İcra Hukuk Mahkemesinde açılacak tahliye davası ile tahliye

ÖZENLE BAKIM VE KOMŞULARA SAYGI GÖSTERME YÜKÜMLÜLÜĞÜ:

Kira sözleşmesi tam iki tarafa borç yükleyen bir sözleşmedir. Bunun doğal bir sonucu olarak kiracı ve kiralayan birbirlerine karşı birtakım edimleri yerine getirmekle yükümlüdür. Kiracının borçları belirlenen kira bedeli ve yan giderlerin ödenmesi, komşulara karşı saygı ve kiralananın özenle bakım yükümlülüğünü yerine getirme iken; kiralayanın borcu söz konusu kiralananın kiracıya taahhüt edildiği şekilde ve zamanda teslim edilmesi ve kullanımını kiracıya bırakmaya katlanmaktır

TÜRK BORÇLAR KANUNU’NUN 316. MADDESİNDE KISACA;

Kiracının özenle bakım ve komşulara saygı gösterme yükümlülüğüne aykırı davrandığı takdirde kiraya verene (konut ve çatılı işyeri için) kiracıya  en az 30 gün süre vermek suretiyle söz konusu aykırılığın giderilmesi aksi takdirde de sözleşmeyi feshedeceğine ilişkin yazılı ihtar gönderme hakkı tanınmıştır. Aynı hükmün devamında yine konut ve çatılı işyeri kiralarında kiraya verenin süre vermesine gerek olmaksızın sözleşmeyi derhal feshetme imkanı tanınmaktadır. Bu imkandan yararlanmak için birtakım şartlar öngörülmüştür. Bu şartlar:

kiracının kiralanana kasten ağır bir zarar vermesi,

kiracıya verilecek sürenin yararsız olacağının anlaşılması

veya kiracının bu yükümlülüğe aykırı davranışının kiraya veren veya aynı taşınmazda oturan kişiler ile komşular bakımından çekilmez olması durumlarında gerçekleşmektedir.

Bu şartların varlığı halinde kiralayan yazılı bir bildirimle sözleşmeyi hemen feshedebileceği öngörülmüştür.

TAHLİYE TAAHHÜTNAMESİ

Usulüne uygun, geçerli bir tahliye taahhütnamesinin varlığı halinde kiracı taahhütnamede yer alan tarihte kiralananı kiraya verene teslim etmekle yükümlüdür. Tahliye taahhütnamesi kiracının, kiralananı kiralayana belirli bir tarihte teslim edeceğine ilişkin yazılı irade beyanıdır. İş Kanunu nasıl ki işçiyi,  işverene kıyasla daha zayıf ve korunma zorunluluğu olan bir süje olarak görmekte ise Türk Borçlar Kanunu da  genel anlamda kiracıyı zayıf ve korunan konumunda tutmakta iken tahliye taahhütnamesi ile bu genel tavrından uzaklaşmakta ve kiralananın sahibine sebep gösterme zorunluluğu yahut tazminat ödeme külfeti olmaksızın kiracısının tahliyesini sağlama imkanı tanımaktadır. Bu husus Türk Borçlar Kanunu’nun 352. Maddesinde düzenleme alanı bulmakta olup söz konusu hükme göre : geçerli bir tahliye taahhütnamesinde yer alan tarihte kiracı kiralananı tahliye etmediyse kiraya veren kira sözleşmesini bu tarihten başlayarak 1 ay içinde icraya başvurmak yahut dava açmak suretiyle sona erdirebilmektedir.

TBK. MADDE 352:

Kiracı, kiralananın teslim edilmesinden sonra, kiraya verene karşı, kiralananı belli bir tarihte boşaltmayı yazılı olarak üstlendiği hâlde boşaltmamışsa kiraya veren, kira sözleşmesini bu tarihten başlayarak bir ay içinde icraya başvurmak veya dava açmak suretiyle sona erdirebilir.

Tahliye Taahhütnamesinin Geçerlilik Şartları;

  1. Yazılı olması,
  2. Kiracının serbest iradesine dayanması ve
  3. Kira sözleşmesinden sonra yani kiralananın kiracıya tesliminden sonra imza edilmiş olmasıdır.

Yargıtay’ın güncel uygulamalarına göre kira sözleşmesiyle aynı gün imzalanan tahliye taahhütnamesi geçersizdir. Bu geçersizliğin en birincil sebebi ise kiracının taahhütnameyi serbest iradesiyle imzalamadığı kanısına dayanmaktadır.

KİRA BEDELİNİN ÖDENMEMESİNDEN İKİ HAKLI İHTAR GÖNDERİLMESİYLE KİRACININ TAHLİYESİ

Kiracı, bir yıldan kısa süreli kira sözleşmelerinde kira süresi içinde; bir yıl ve daha uzun süreli kira sözleşmelerinde ise bir kira yılı veya bir kira yılını aşan süre içinde kira bedelini ödemediği için kendisine YAZILI OLARAK İKİ HAKLI İHTARDA bulunulmasına sebep olmuşsa kiraya veren, kira süresinin ve bir yıldan uzun süreli kiralarda ihtarların yapıldığı kira yılının bitiminden başlayarak bir ay içinde, dava yoluyla kira sözleşmesini sona erdirebilir.

Kiracının veya birlikte yaşadığı eşinin aynı ilçe veya belde belediye sınırları içinde oturmaya elverişli bir konutu bulunması durumunda kiraya veren, kira sözleşmesinin kurulması sırasında bunu bilmiyorsa, sözleşmenin bitiminden başlayarak bir ay içinde sözleşmeyi dava yoluyla sona erdirebilir. SÖZ KONUSU DAVA SULH HUKUK MAHKEMESİNDE AÇILMAKTADIR.

TBK. MADDE 354:

‘‘Dava yoluyla kira sözleşmesinin sona erdirilmesine ilişkin hükümler, kiracı aleyhine değiştirilemez.’’

KİRAYA VERENDEN KAYNAKLANAN SEBEPLERLE TAHLİYE

TBK. MADDE 350:

‘‘Kiraya veren, kira sözleşmesini;

1. Kiralananı kendisi, eşi, altsoyu, üstsoyu veya kanun gereği bakmakla yükümlü olduğu diğer kişiler için konut ya da işyeri gereksinimi sebebiyle kullanma zorunluluğu varsa,

2. Kiralananın yeniden inşası veya imarı amacıyla esaslı onarımı, genişletilmesi ya da değiştirilmesi gerekli ve bu işler sırasında kiralananın kullanımı imkânsız ise, belirli süreli sözleşmelerde sürenin sonunda, belirsiz süreli sözleşmelerde kiraya ilişkin genel hükümlere göre fesih dönemine ve fesih bildirimi için öngörülen sürelere uyularak belirlenecek tarihten başlayarak bir ay içinde açacağı dava ile sona erdirebilir.”

kiralayanın gereksinimi her şeyden önce samimi olmalı gerçeğe dayanmalı ve söz konusu gereksinim sürekli olmalı başka bir deyişle hala devam ediyor olmalıdır. Ve bu husus delillerle ispatlanmalıdır. Sulh Hukuk Mahkemesinde sözleşmenin bitiminden itibaren 1 ay içinde açılacak olan ihtiyaç sebebiyle tahliye davası kiralayan lehine sonuçlanmışken herhangi bir sebeple ihtiyaç sona ererse mecuru 3 yıl süre ile son kiracısından başkasına kiraya veremeyecektir.

YENİDEN KİRALAMA YASAĞI

TBK. MADDE 355:

 “Kiraya veren, gereksinim amacıyla kiralananın boşaltılmasını sağladığında, haklı sebep olmaksızın, kiralananı üç yıl geçmedikçe eski kiracısından başkasına kiralayamaz.

Yeniden inşa ve imar amacıyla boşaltılması sağlanan taşınmazlar, eski hâli ile, haklı sebep olmaksızın üç yıl geçmedikçe başkasına kiralanamaz.

Eski kiracının, yeniden inşa ve imarı gerçekleştirilen taşınmazları, yeni durumu ve yeni kira bedeli ile kiralama konusunda öncelik hakkı vardır. Bu hakkın, kiraya verenin yapacağı yazılı bildirimi izleyen bir ay içinde kullanılması gerekir; bu öncelik hakkı sona erdirilmedikçe, taşınmaz üç yıl geçmeden başkasına kiralanamaz.”

Kiraya veren, bu hükümlere aykırı davrandığı takdirde, eski kiracısına son kira yılında ödenmiş olan bir yıllık kira bedelinden az olmamak üzere tazminat ödemekle yükümlüdür.

YENİ MALİKİN GEREKSİNİMİ

TBK. MADDE 351:

“Kiralananı sonradan edinen kişi, onu kendisi, eşi, altsoyu, üstsoyu veya kanun gereği bakmakla yükümlü olduğu diğer kişiler için konut veya işyeri gereksinimi sebebiyle kullanma zorunluluğu varsa, edinme tarihinden başlayarak bir ay içinde durumu kiracıya yazılı olarak bildirmek koşuluyla, kira sözleşmesini altı ay sonra açacağı bir davayla sona erdirebilir. Kiralananı sonradan edinen kişi, dilerse gereksinim sebebiyle sözleşmeyi sona erdirme hakkını, sözleşme süresinin bitiminden başlayarak bir ay içinde açacağı dava yoluyla da kullanabilir.”

KİRACININ ÖLÜMÜNDE SÖZLEŞMENİN SÜRDÜRÜLMESİ

TBK. MADDE 356:

“Ölen kiracının ortakları veya bu ortakların aynı meslek ve sanatı yürüten mirasçıları ve ölen kiracı ile birlikte aynı konutta oturanlar, sözleşmeye ve kanun hükümlerine uydukları sürece, taraf olarak kira sözleşmesini sürdürebilirler.”

KİRACININ TEMERRÜDÜ

TBK. MADDE 315:

“Kiracı, kiralananın tesliminden sonra muaccel olan kira bedelini veya yan gideri ödeme borcunu ifa etmezse, kiraya veren kiracıya yazılı olarak bir süre verip, bu sürede de ifa etmeme durumunda, sözleşmeyi feshedeceğini bildirebilir. Kiracıya verilecek süre en az on gün, konut ve çatılı işyeri kiralarında ise en az otuz gündür. Bu süre, kiracıya yazılı bildirimin yapıldığı tarihi izleyen günden itibaren işlemeye başlar.”

ÖRNEK NO 13 ödeme emri göndermek suretiyle kanunda öngörülen asgari sürelere riayet etmek koşuluyla kiralayan; verilen sürenin sonunda İcra Hukuk Mahkemesinde görülmek üzere tahliye davası açabilmektedir. Ödeme emrine itiraz etmek mümkündür.

Ayrıca, bu süre sonunda ödeme yapılmaması halinde, kira sözleşmesinin feshedileceği ihtarının da bulunması gerekmektedir. İlgili süre, konut ve çatılı işyeri kiralarında en az otuz gün; ürün kiralarında en az altmış gün; geriye kalan kiralarda ise en az on gün olmak zorundadır. Bu süreler, asgari süreler olduğu için, bu sürelerin daha fazlası kiracıya verilebilmektedir. 

KİRACININ TEMERRÜDÜNE İLİŞKİN YARGITAY KARARLARI:

Tarafların kararı; kira bedeline uygulanacak zam hususunda evvelki yıllarda üfe sınırının altında yapılacağı yönünde iken sonrasında kiralayan tarafından bakiye borç iddiasıyla başlatılan ödeme emri ve sonucunda açılan tahliye davasına ilişkin olarak:

YARGITAY 6.H.D. 08/03/2004 TARİHLİ 2004/1492 K. SAYILI KARARINDA:

”Ödemeli posta havalesi ile göndermiş ve bu kira parası alacaklı tarafından hiçbir ihtirazi kayıt ileri sürülmeksizin kabul edilmiştir. Uzun süre aylık 185.000.000.-TL olarak ödenen kira parasını itirazsız kabul eden alacaklı ile borçlular arasında aylık kiranın 185.000.000.-TL olduğu konusunda zımni bir anlaşma meydana gelmiştir.” ifadesini kullanarak bozma kararı vermiştir.

Yargıtay 6. H.D.’nin 2013/1614 sayılı kararında her ne kadar ek sözleşmede yer alan bir meblağ söz konusu olsa da uzunca bir süre itiraz etmeden bedelin kabul edilmesinden sonra eksik miktarın talebine ilişkin olarak aralarında mutabık kaldıkları kanısına dayanmaktadır.

”Önceki dönemlerde de ek kira sözleşmesindeki kira miktarının uygulanmadığı, davalının 28.000 Dolar üzerinden yaptığı kira ödemelerinin davacı tarafça kabul edildiği, taraflar arasında kira parasının belirlenmesine ilişkin ek sözleşme hükmünün fiilen tadil edildiği sonucuna varılmaktadır. Davacı yanca keşide edilen ve yukarıda sözü geçen 5.12.2009 tarihli ihtarname de bu hususu doğrulamaktadır. Davacı tarafın önce yıllık kira parasının 28.000 Dolar olduğunu kabul etmesi, uzun süre eksik ödenen kira paralarına sessiz kalıp, sözleşmeye uygun ödeme yapılmasını istememesi, pesi sıra da ek sözleşmede kararlaştırılan 31.000 Dolar üzerinden ödeme yapılmadığından söz ederek icra takibi başlatması Medeni Kanun’un 2. maddesinde düzenlenen dürüstlük kuralı ile bağdaşmaz.‘’  ifadelerini kullanmıştır.

KİRA SÖZLEŞMESİNİN SONA ERMESİ

TBK. MADDE 347:

“Konut ve çatılı işyeri kiralarında kiracı, belirli süreli sözleşmelerin süresinin bitiminden en az onbeş gün önce bildirimde bulunmadıkça, sözleşme aynı koşullarla bir yıl için uzatılmış sayılır. Kiraya veren, sözleşme süresinin bitimine dayanarak sözleşmeyi sona erdiremez. Ancak, on yıllık uzama süresi sonunda kiraya veren, bu süreyi izleyen her uzama yılının bitiminden en az üç ay önce bildirimde bulunmak koşuluyla, herhangi bir sebep göstermeksizin sözleşmeye son verebilir. Belirsiz süreli kira sözleşmelerinde, kiracı her zaman, kiraya veren ise kiranın başlangıcından on yıl geçtikten sonra, genel hükümlere göre fesih bildirimiyle sözleşmeyi sona erdirebilirler. Genel hükümlere göre fesih hakkının kullanılabileceği durumlarda, kiraya veren veya kiracı sözleşmeyi sona erdirebilir.”

GAYRİMENKULUN KİRALANMASI HAKKINDA KANUNDA YER ALAN TAHLİYEYE İLİŞKİN DÜZENLEMELER:

TBK. MADDE 7 :

“Kira şartlarına ve Borçlar Kanununun bu kanuna aykırı olmayan hükümlerine riayet edilse bile aşağıdaki yazılı hallerde kiralayan

a) Kiracı tarafından gayrimenkulün tahliye edileceği yazı ile bildirilmiş olmasına rağmen tahliye edilmezse icra dairesine müracaatla tahliye isteyebileceği gibi,

b) Gayrimenkulü kendisi veya eşi veya çocukları için mesken olarak kullanma ihtiyacında kalırsa kira akdinin hitamında,

 c) Gayrimenkulü kendisinin veya eşinin veya çocuklarının bir meslek veya sanatı bizzat icra etmesi için kullanma ihtiyacında ise kira akdinin hitamında,

ç) Gayrimenkulü yeniden inşa veya imar maksadiyle esaslı bir surette tamir, tevsi veya tadil için ve ameliye esnasında içinde ikamet veya iştigal mümkün olmadığı fennen anlaşıldığı takdirde kira akdinin hitamında,

d) Gayrimenkulü Medeni Kanun hükümlerine göre iktisab eden kimse kendisi veya eşi veya çocukları için tamamen veya kısmen mesken olarak ve yine kendisi veya eşi veya çocukları için bir meslek veya sanatın bizzat icrası maksadiyle iş yeri olarak kullanma ihtiyacında ise iktisap tarihinden itibaren bir ay zarfında kiracıyı keyfiyetten ihtarname ile haberdar etmek şartiyle altı ay sonra,

e) Kira bedelini vaktinde ödememelerinden dolayı haklı olarak bir yıl içinde kendilerine iki defa yazılı ihtar yapılan kiracılar aleyhine, ayrıca ihtara hacet kalmaksızın, kira müddettinin hitamında,

Tahliye davası açabilirler.

Aynı şehir veya belediye hudutları içinde kendisinin veya birlikte yaşadığı eşinin uhdesinde kayıtlı oturabileceği meskeni bulunan kimse, kirada oturduğu yeri, malikin isteği üzerine tahliye etmeye mecburdur.”

TBK MADDE 12:

“Kiracı, mukavelede hilafına sarahat olmadıkça, kiralanan yeri kısmen veya tamamen başkasına kiralayamaz yahut istifade hakkını veya mukavelesini başkasına devredemez veyahut kendisi gayrimenkulü bırakmış olduğu halde hiç bir sebeple bu yeri kısmen veya tamamen başkalarına işgal ettiremez. Kira akdinin esas gayesi itibariyle başkalarına kiralanması lazım ve mütat olan (Otel, pansiyon, talebe yurdu ve benzerleri) gayrimenkuller bütün gayrimenkulün devri veya kiralanması hali müstesna olmak üzere yukardaki fıkra hükmüne tabi değildir.

Bu maddenin birinci fıkrası hükmüne riayet etmeyerek bir gayrimenkule kiracı veya devir alan sıfatiyle girenler veya bu gayrimenkulü işgal edenler hakkında hiç bir ihtara hacet kalmaksızın sulh mahkemelerinde tahliye davası açılabilir.”

KAYNAKÇA

Türk Borçlar Kanunu

blog.lexpera

Yargıtay karar sorgulama sayfası

Sosyal Medyada Paylaş